Modanın Asi Kızı: Vivienne Westwood
Punk estetiğinin ve yeraltı kültürünün modadaki temsilcisi, aktivist, anarşist bir idealist ve aynı zamanda statükoyla savaşan ünlü tasarımcı Vivienne Westwood kimdir? Gelin birlikte bir göz atalım 🎬
Moda sektörüne girişi uzun yıllar öncesine dayanmasına rağmen yaptığı çalışmalar ve sergilediği tutumlar sebebiyle unutulmayan, hala moda endüstrisinde bir ders niteliğinde örnek bir kişilik taşıyan, punk estetiğinin ve yeraltı kültürünün modadaki temsilcisi, aktivist, anarşist bir idealist ve statükoyla savaşan, modanın asi kızı Vivienne Westwood kimdir? Tam adıyla Vivienne Isabel Swire, 8 Nisan 1941’de İngiltere’nin Derbyshire kentinde doğdu. Annesi pamuk fabrikalarında dokumacı olarak çalıştı ve babası kunduracı bir aileden geliyordu. Bu nedenle de ailesinin geldiği sınıfın kültürüyle yetişmişti. 17 yaşında ailesiyle birlikte Londra'ya taşındı ve öğretmenlik eğitimini burada aldı.
Harrow Sanat Okulu’nda geçirdiği kısa bir zaman ardından ilkokul öğretmeni olarak çalıştı ve bu süreçte bir fabrika işçisi olan ve moda camiasında Vivienne’nin Swire yerine Westwood soyadı ile anılmasına sebep olan Derek Westwood ile evlendi. Ancak kısa bir süre sonra kocasını terk etti ve bunun sebebi Malcolm McLaren ile tanışmasıydı. Malcolm McLaren, Vivivenne’in hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. Olaya kısaca özetlersek bir gün Vivienne’in kardeşi , Vivienne’i bir arkadaşı ile tanıştırdı fakat bu arkadaşının tarzı göze çarpan bir farklılıktaydı. Yüzünü beyaza boyamıştı ve saçları kırmızıydı ve o kişi Malcolm McLaren'dı, sonralarda punk'ın vafsiz babası olacak kişi. Vivienne, Malcolm hakkında 2004’te Newsweek’e verdiği röportajda “Açılacak çok fazla kapı varmış gibi hissettim ve hepsinin anahtarı ondaydı” dedi. İkili, bir ortaklık kurdu ve böylece iki yaratıcı isim tek çatı altında toplandı.
Malcolm McLaren içinde büyüdüğü çevre ve insanlar sebebiyle alışagelmiş bire kişiliğe sahip değildi. Annesi bir “hayat kadını” idi ve onu kendi tabiriyle “deli” babaannesi büyütmüştü. Babaannesinin bu tutumu aslında Malcolm’un hayata bakış açısını etkiler nitelikteydi. Malcom’u etkileyen bir diğer parçası ise 1970'lerin New York'ta yaşamasıydı çünkü buranın sosyokültürel yapısından etkilenmişti. Sosyal çöküşün ağır bir etki yarattığı bu şehirde buranın sanatçıları seslerini duyurmak için birleşiyorlardı. Elit bir tutum sergileyen gruplara karşıt olarak yeni ve farklı gruplar (New York Dolls, Richard Hell vb.) şekillendi. Londra’ya gittiğinde ise punk’ın izlerinin burada da olmasını istedi. McLaren, punk grubu Sex Pistols’un menajeriydi ve Londra’ya yansıtmak istediği bu punk esintilerini açtıkları mağaza ile yakaladı. Dükkanda grubun kıyafetlerini tasarlamaya başlayarak punk hareketinin görsel yanını gözler önüne serdiler. Mağazanın ismi “Let It Rock”, “Too Fast to Live, Too Young to Die”,“SEX” ve son olarak “Seditionaries” olarak değişti. Tasarımlar üzerinde sokağın etkisinin fark edilir olması Vivienne için önemliydi çünkü Vivienne bu kıyafetleriyle sadece vücudu güzel gösterme algısından çıkıp modayı kendini ve geldiği kültürü ifade etme biçimi olarak da kullanmayı hedefliyordu. Kıyafetlerin üzerine basılan görseller dönemin muhafazakar estetik anlayışına doğrudan bir saldırıydı. Bunun yanı sıra tasarımlar sadece sokaktaki insanları değil, kültürel otoriteleri de rahatsız edecek düzeydeydi. Westwood'un görsel dili her zaman insanlarda şaşkınlık yaratmak üzerine kurulu değildi. Örneğin bir tişörtü, bedenin üzerine giyilen bir şeyin bedenin içinde olan bir şeyi taklit etmesinin ironisiydi. Bu da alaycı bir provokasyonun dışa vurumuydu aslında.
1981’de, Vivienne, McLaren ile ilk podyum koleksiyonunu piyasaya sürdü. Bu koleksiyon için cinsiyet ayrımı gözetmeyen giysiler tasarladı. Tasarımlarında korsanlığı, eşkıyalığı ve züppeliği çağrıştıran tarzlar ön plandaydı. Bol paçalı geniş çizgili pantolonlar, geniş gömlekler, omuzdan sarkan kuşaklarla tamamlanıyordu bu koleksiyon. 17. ve 18. yüzyıl portre tablolarına olan ilgisini bu koleksiyonda podyuma yansıttı ve yakaladığı “New Romantic” stili dönemin önde gelen müzik gruplarıyla beraber hızla yayıldı gençler arasında bir alt kültürle bağdaşmış oldu. Aslında new romantic, punk'ın yavaş yavaş yok oluşu sonucu açılan boşlukta doğdu. Punk'ın o yıkıcı anti-modaya dayalı estetiği ana akıma karışınca gençler yeni ifade biçimleri aramaya başladılar ve New Romantic akımı da böylece bu boşluğun doldurmuş oldu. New romantic tarzı 18. yüzyılın aristokrasisinden, Victoria döneminden, kabare kültüründen besleniyordu. Korseler, fırfırlı gömlekler, makyajlı yüzler, pileli pantolonlar, tarihi süetler, saten kumaşlar ve gösterişli aksesuarlar bu tarzın temel ögeleriydi.
Westwood, tasarımları için eski terzilik tekniklerini inceledi ve onları alt üst etti. Usta kalıpçı Mark, Vivienne'in dairesini ziyaret ettiğinde gördüklerini şöyle anlatıyor: “ Tasarımların hepsi Vivienne tarafından kendi üzerinde yapılmıştı.Mini eteğin içinde bir çocuğun hulahopunu korse baleni olarak kullanmıştı ve bu yaratım yöntemi klasik modanın tüm kurallarının dışındaydı ancak ortaya çıkan ürün herkesin üzerinde inanılmaz bir uyum sağlıyor. Her bedene, her cinsiyete kolaylıkla oturuyordu.” Ne de olsa hedefi alışılagelmiş düzeni yıkmak ve öncülük etmekti.Westwood hedefine ulaşmış olacak ki ileri zamanlarda John Galliano ve Alexander McQueen gibi moda camiasında dev olan isimler Westwood’un modayı kullanış ve yaklaşım biçimini kendi koleksiyonlarında perdelerine yansıttılar.
Vivienne Westwood 1982 yılında çıkardığı "Buffalo Girls / Nostalgia of Mud" koleksiyonuyla büyük çıkış yakaladı. National Geographic dergisinde gördüğü yerli halklardan ilham alan bu koleksiyon, özellikle Aymara kadınlarının kıyafetlerinden (pileli etekler, küçük şapkalar) etkilenmiştir. O dönemde yaygın olan sert ve güçlü kıyafetlerin aksine, yumuşak kesimli, doğal tonlardaki, yıpranmış ve salaş görünümlü giysilerle dikkat çekti.
Women’s Wear Daily’nin editörü John Fairchild, 1989’da, Yves Saint Laurent, Karl Lagerfeld, Christian Lacroix, Emanuel Ungaro ve Giorgio Armani ile birlikte Vivienne Westwood’un 20. yüzyılın en etkili altı tasarımcısından biri olarak ilan etti. Aynı zamanda Westwood bu listedeki tek kadın olduğu gibi bir de milyonlarca dolarlık bir markaya sahip olmayan tek tasarımcıydı.
2000'li yıllarda Westwood hem punk ruhunu korudu hem de yüksek modanın prestijli isimlerinden biri haline geldi. 1990'lı yıllardan itibaren hızlı moda ve aşırı tüketimi eleştirmeye başladı. Greenpeace ve Extinction Rebellion gibi çevreci örgütlerle işbirlikleri yaptı. 2019'da çıkardığı "Climate Revolution" koleksiyonuyla aşırı tüketim karşıtı mesajlar verdi, hükümetleri açık mektuplarla iklim krizi konusunda uyardı ve farkındalık yaratmayı amaçladı.
Kısacası Vivienne Westwood, hiçbir zaman modaya sadece insanların statüsünü yüksek göstermek ve bedenleri güzel kalıplara oturtmak gözü ile bakmadı. Onu fikirleri için bir araç olarak kullandı, moda sektörünün yanı sıra iklim krizi gibi tüm toplumu ilgilendiren konularda da büyük adımlar attı ve sadece moda tarihine değil, dünya tarihine adını kazıdı.
Buraya kadar vaktini ayırıp okuduysan çok teşekkür ederim, sonraki yazılarda görüşmek üzere! 🎞️☕️🦪
-Yaman Gültekin
17.06.2025
Kaynakça
ARADIGIM YAZI BAYILDIM
LUTFEN BASKA MODACILARI HAKKINDA DA BOYLE BIR YAZI YAZ! allahim o kadar mutlu oldum ki bu yaziyi gordugumde… vivienne ve punk tarz hakkindaki her seyi kucuklugumden beri hayranlikla okuyorum bu yazidan da cok keyif aldim ellerine saglik